Tarih, toprağından fışkırır! Binlerce medeniyete beşiklik yapan ilçe: Güzelyurt
Eskiden Karballa, daha sonra Gelveri adını aldı. Güzelyurt Paleolitik Çağ’dan beri insanlara ev sahipliği yapmıştır. İlçe, önemli bir Neolitik (MÖ 6500-5000) yerleşimi üzerine kurulmuştur. Eti, Hitit, Pers, Kapadokya Krallığı, Antik Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetlerinin beşiği olan ilçe, tarihi ile turistlerin de ilgi odağı haline gelmiştir.
Güzelyurt İlçede yapılan araştırmalara göre bölgedeki tarihi eserlere ve yer altı şehirlerine M.Ö. 2500 yıldan beri yaşam belirtileri olduğu anlaşılmaktadır. İlçe merkezindeki 7 km uzunluğundaki Manastır Vadisi ve 14 km uzunluğundaki Ihlara Vadisi’nde antik çağlardan kalma tarihi ve doğal yer altı şehirleri, kiliseler ve mağaralar bulunmaktadır.
Günümüzde “Yüce Kilise” olarak bilinen “ANALİZ TEPE” ve çevresinde yüksek oranda işlenmiş obsidyen (volkanik cam) ve seramik modüllerden yapılmış taş baltaların bulunması, bölgede “Kalkolitik Çağ” insanlarının yaşadığına işaret etmektedir.
2000 yılından itibaren Hititlerin yaşadığını Güzelyurt’ta Sivrihisar yolu üzerindeki Kulaklı Tepe’deki kale kalıntılarından ve Analipsis Tepesi’ndeki kilisenin oturduğu surlardan anlıyoruz. Mamasun rezervuarının çevresinde Hititçe yazıtlar ve kabartmalar da bulunmaktadır.
Güzelyurt’un bulunduğu bölge M.Ö. VI. YY. Pers İmparatorluğu’na da katıldı. Bu dönemde fiilen var olan feodal sistem daha da gelişmiş, köle satışı hızlanmış, diğer yandan bölgede İranlı itfaiyeciler görülmeye başlanmıştır. Persler, Kapadokya halkını kültürel ve dini yönden o kadar etkilemişlerdir ki Büyük İskender, İskender’e boyun eğmemiş ve Pers soylularından birini kral olarak kabul etmiştir. 332’de Kapadokya krallığını kurdular. Bu dönemde halk siyasi olaylarda sürekli olarak Persleri desteklemiştir.
Hititlerin çok tanrılı dininden sonra bu yıllarda ateşe tapınma ile Rabbe inancı birleştiren “İpsistario dini” ortaya çıkmıştır. Bu din, büyük kara faaliyetlerinin ortasında arandı. M.Ö. 17. yüzyılda bölge Roma İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Ancak din adamlarının (rahiplerin) kral gücündeki yönetimi MS 2. yüzyılda olmuştur.’ azalarak da olsa devam etti.
Bu dönemde köle olan halk arasında St. Paul’ün bölgeye getirdiği Hıristiyanlık hızla yayılmaya başladı. Hristiyanlık ilk yıllarda büyük tepki gördü. İmparatorluk tarafından resmi din olarak kabul edilene kadar bu dine inananlar öncelikle Güzelyurt ve çevresi, Ihlara (Peristrema) Vadisi ve Soğanlı gibi yerlere saklanmışlardır.
Zamanla Hristiyanlık bu bölgede de Pagan dini ve Pers geleneklerinden etkilenerek yeni bir anlayışa dönüşmüştür. Aslında tarihin başlangıcından bu yana birçok farklı kültür ve dinin geçişine tanıklık etmiş olan bölgede bu durum kaçınılmazdı.
Güzelyurtlu Gregorius Teologos ve Kayserili Basilus birlikte ortaya koydukları fikirlerle ortodoks tarikatının kurucuları oldular ve buna bağlı olarak Güzelyurt’ta ilk manastır hayatı başladı. 385 yılında İmparator Theodosius tarafından Güzelyurt’ta Gregorius Teologos adına bir kilise yaptırılmıştır.
Güzelyurt ile ilgili ilk kesin bilgileri, Gregorius’un bir toprak ağası olduğu ve başlangıçta Ipsistario tarikatına bağlı olduğu bazı mektuplardan anlıyoruz. Peder Gregorius, Hıristiyanlığa geçtikten sonra Nazianzos Piskoposu oldu.
Romanın din üzerindeki baskısı, İkonoklast hareketinin başlamasına neden oldu. Bu dönemde Aziz Gregorios’un ortaya koyduğu dini sistem o kadar güçlüydü ki bölge bu hareketten yara almadan kurtulmuş ve İkonoklast hareketine karşı çıkan Hıristiyan din adamlarının sığınağı haline gelmişti.
12. YY. Aynı dönemde Anadolu’ya hakim olan Selçuklular, toprağı işlemesini bilen Rumların göç etmesini engellemek için bazı imtiyazlar tanıdılar. Böylece Hristiyan ve Müslüman halk ortada yaşamaya başlamıştır. Belisırma’da bulunan St. Georges (Kırk Damaltı) Kilisesi buna güzel bir örnektir. Burada bulunan freskte o dönemde bölgenin valisi olan Basil Güyakupos Türk kıyafetleri içinde tasvir edilmiş olup, freskteki kitabede Sultan II. Mesut’tan “çok yüce ve asil bir padişah” olarak bahsedilir.
1470 yılında Osmanlı hakimiyetine giren Güzelyurt, bir dönem Eratna ve Karaman beyliklerinin de toprağı olmuş ve bu sırada tekrar Moğol akınlarına maruz kalmıştır.
Osmanlı döneminde Güzelyurt’taki Hristiyan nüfus, Lozan Antlaşması’na kadar Selçuklu döneminde buraya yerleşen Müslüman nüfustan daha fazlaydı. 1815 yılında yapılan bir nüfus sayımında 300 Hristiyan hane ve 100’den fazla kilise olduğu tespit edilmiştir. Buna karşılık, Müslümanlar için üç cami vardır. Hal böyle olunca da Güzelyurt, uzun süredir var olan ve kültürel geleneklerini sürdüren bir Rum köyü.
19. YY. Selçuklular döneminde Hıristiyanlar daha önce bir takım imtiyazlara sahip oldukları, Osmanlı döneminde kapitülasyonlardan yararlandıkları ve askere gitmedikleri için ekonomik üstünlüğe sahiptiler. Güzelyurt’taki Rumların büyük çoğunluğu büyük şehirlerde ticaret yapmış ve toprağın verimsizliği nedeniyle çok zengin olmuşlardır. Bu gelirlerin ülkeye aktarılması sonucunda değerli bir dini merkez olan Güzelyurt, bölge ticaretinde bir meblağ haline gelmiştir.
1924 mübadelesinden kısa bir süre önce kilise, Osmanlı Devleti’nden aldığı özel izinle para darp etmiştir. Kilisenin kontrol ve güvencesiyle 1 kuruş ve 10 akçe olarak tedavüle çıkarılan bu madeni paranın üzerinde Aziz Gregorius’un resmi vardır; Yunanlıların yanı sıra Türkler de kullanıyordu. Mübadele ile Yunanistan’a giden Rumlar, Kavala yakınlarında “Nea Kalvari” adında yeni bir köy kurarak aynı kiliseyi Güzelyurt’ta burada inşa ettirmişler ve buradan aldıkları kutsal eşyaların sergilendiği bir müze kurmuşlardır. Bugün göçmenler ve hayatta kalanlar ile onların çocukları ve torunları Güzelyurt’u ziyarete geliyor ve bir şenlik havası ile karşılanıyor. Yunanlıların göçüyle birlikte Yunanistan’dan gelen Türk göçmenler de Rumların bıraktığı konutlara yerleştirildi.
Güzelyurt ve çevresi, günümüzde çok iyi bilinen Kapadokya bölgesinin tüm özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Manastır Vadisi, iki yandaki yüksek kayalıkların ortasındaki su ve söğüt ağaçları ile çok sayıda kilise, “Ihlara Vadisi’nin Analipsis zirvesi çevresindeki peribacaları, Kapadokya bölgesi yüzey koşullarının zarif bir örneğidir. Göreme, Zelve.Jeolojik olarak volkanik bir yapıya sahip olan Güzelyurt’ta çok sayıda kilise bulunmaktadır.Pek çok mesire yeri olabilen güzel manzaralı güzel yerler bulunmaktadır.Yapılan gölet bölgeye ayrı bir güzellik kazandırmıştır.
Hasandağı eteklerinde yer alan Güzelyurt, iklim açısından önemlidir. Deniz seviyesinden 1485 m. yüksekliktedir. Burada bir yayla havası hakim. Bu haliyle bölge gelecekte kış turizmi için de bir konaklama merkezi olabilir.
Güzelyurt’ta iklim koşulları birçok farklı bitkinin gelişmesi için iyi bir ortam sağlamaktadır. İlkbaharla birlikte başlayan renk cümbüşü ağustos ayına kadar devam ediyor. Sonbaharda çeşitli meyve ağaçları ve bağların yanı sıra kavak ve söğütlüklerin sararmasıyla ilçe ayrı bir renge bürünüyor.